Cookie | Duration | Description |
---|---|---|
cookielawinfo-checkbox-analytics | 11 months | This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Analytics". |
cookielawinfo-checkbox-functional | 11 months | The cookie is set by GDPR cookie consent to record the user consent for the cookies in the category "Functional". |
cookielawinfo-checkbox-necessary | 11 months | This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookies is used to store the user consent for the cookies in the category "Necessary". |
cookielawinfo-checkbox-others | 11 months | This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Other. |
cookielawinfo-checkbox-performance | 11 months | This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Performance". |
viewed_cookie_policy | 11 months | The cookie is set by the GDPR Cookie Consent plugin and is used to store whether or not user has consented to the use of cookies. It does not store any personal data. |
Küçük insanlar, her zaman aramızda… Çok uzun zamandır bizimle birlikteler… Onlar için birçok kitap yazıldı, film yapıldı, dizi yapıldı… Her yerdeler… Eğer gerçekten, çevrenize isteyerek bakarsanız onlardan birçoğunu görebilirsiniz… Onlar çok farklı diğerlerinden…
Küçük İnsan bencildir…
Küçük insan, sadece kendini düşünür. Başkalarının pek bir önemi yoktur. İsteklerinin anında gerçekleşmesini bekler. Hayatta tek hedefi; doymak bilmeyen isteklerinin yapılmasıdır. O’nun gözünde sizin üzülüp-üzülmediğinizin veya bunu isteyip-istemediğinizin bir anlamı yoktur. Sadece kendi istekleri vardır.
Küçük İnsan yöneticidir…
Onlar hiçbir zaman gerçek bir lider olamaz ama lider edasıyla çevresindeki herkesi yönetmeye çalışır. Bunun için her türlü mücadeleyi vermekten de kaçınmaz. Aklınıza gelmeyecek yollar deneyerek, kendi istekleri doğrultusunda olaylara yön vermek isterler.
Çevresinde de kendi isteklerini yapacak mutlaka birilerini bulurlar. O birileri zanneder ki biz “küçük insana” istediğimizi yaptırıyoruz ve onu yönetiyoruz. Ancak zannedilenle gerçekte olan farklıdır. Küçük insandır yöneten… Hatta ortalıkta olmasa bile…
Küçük İnsan sabırsızdır…
Küçük insanın bulunduğu konum itibarıyla sabırsız olması beklenir… Çünkü hayatında bu kavramı öğrenmemiştir ve de öğrenmeye uzun bir süre niyeti yoktur.
Sabırsızlığını öyle bir ifade eder ki hemen yapalım da “küçük insan” üzülmesin dersiniz. İsteklerinin anında gerçekleşmesini beklediğinden, bu istekleri yapmanızdan başka çareniz yoktur. Aslında bir yol vardır… Ancak bu yol zorludur… Herkes tarafından aşılamayacak bir yoldur… “Sabrı” gerektiren bir yoldur…
Küçük İnsan farklıdır…
O’nu hemen fark edersiniz. Gözden kaçmasına imkân yoktur. Girdiği her ortamda hemen dikkat çeker. Bazen sevimliliğini ortaya koyar. Bazen de şımarıkça davranır. Bazen de sadece bir-iki kişinin tahammül edebileceği huylarını açığa çıkarır. Bazıları onu görmek istemez, ondan kaçar… O’nunla yüzleşmek kolay değildir… Ama sonuçta mutlaka kendini ortaya koyar ve herkes onu fark eder. O da bu farklılığı bilir…
Küçük İnsan çabuk öğrenir…
O kadar hızlı öğrenirler ki siz onların bu öğrenme gücü karşısında hayranlığınızı gizleyemezsiniz… Her seferinde öğrendiği şeyi tekrarlamasını istersiniz… Bunun size yarar veya zarar sağlaması önemli değildir. Sadece tekrarlatırsınız. Öğrenme gücü her gün yeni bilgiler öğrenmek için programlanmıştır. Bu inanılmaz bir süreçtir…
Küçük İnsan düşer kalkar ama pes etmez…
O düşer, kalkar, koşar, durur, kafasını vurur, kolunu büker, ayağını-parmağını sıkıştırır ama yine de pes etmez. İstekleri doğrultusunda yoluna devam eder… Ta ki isteğinden vazgeçene kadar… Bu arada, O’nu isteğinden vazgeçirecek olan yine kendisidir.
Küçük İnsan için hayat, küçük adımlarla başlar…
O’nun için öğrenmesi gereken her şey belirli bir sıra izler… Küçük bir adım atar… Bir de bakmışsınız koşuyor. Ne zaman küçücük adımlardan koşmaya başlamış anlayamazsınız. Ancak Küçük İnsan için her şey, olması gerektiği gibi ve zamanında… Hiçbir şey için erken değil…
Küçük İnsan ile zaman çabuk geçer…
O’nunla beraberken anlamazsınız zamanın nasıl geçtiğini… Daha dün gibi aklınızdadır hayatınıza ilk girdiği an… Ancak durduramadığınız tek şey olan zaman burada da devreye girer ve yakanızı bırakmaz. Bir bakarsınız aradan yıllar geçmiş halen o küçük insan yanınızda…
Küçük İnsan doğumuyla birlikte sizin yanınızdadır…
O, zaman ilerleyip Büyük İnsan da olsa, sizin için daima küçük kalacaktır. İçinizde tarif edilemez duyguları oluşturduğu andan itibaren, Küçük İnsanla, zamanınızı iyi değerlendirmeniz dileğimle…
1-3 Yaş Gelişimi
Kişisel-Sosyal Gelişimi
• Çocuğunuz ile birlikte oyun oynayın. Oyunlarınızı hikâyeleştirerek dramatize edin ve çocuğunuzun oyuna etkin bir katılımcı olmasını sağlayın.
• 2-2,5 yaşa kadar çevrenizde bulunan oyuncak ve nesneleri kullanarak dramatizasyon oyunları oynayın. 2.5-3 yaşından itibaren ise artık hikâye ve dramatize ettiğiniz oyunlarda hayali nesneleri kullanarak çocuğunuz ile aktif etkiletişimde bulanabileceğiniz oyunlar oynayın.
• Telefon ile hayali konuşmalar yaparak çocuğunuzu konuşturun.
• Çocuğunuzun sosyal ve dil gelişimini desteklemek için kukla oyunlarından, hayali oyunlarda, hikâye kitaplarından, oyuncak bebeklerden yararlanarak oyunlar oynayın.
• Çocuğunuz ile evcilik oynayarak aynı materyalleri kullanarak evciliği çeşitlendirip değiştirerek çocuğunuza oyunları çeşitlendirebileceğini göstermelisiniz. Ardından çocuğunuzun da oyunlarda sizi yönlendirmesini destekleyin.
• Çocuğunuz ile şarkı söyleyin. Ona çocuk şarkılarını öğretin ve müzik ile birlikte dans edin, farklı sesler çıkaran müzik aletleri bularak müzik yaratın.
• Evinizde kullandığınız materyallerden değişik oyun ve oyuncaklar üretin. Kutulardan tren, tuvalet kâğıtlarından adam, makarnalardan kolye, mandallardan köpek v.b. ürünler ortaya çıkarabilir. Kullandığınız malzemelerin çeşitlendirilebileceğinizi ve farklı şekillerde kullanabileceğinizi çocuğunuza öğretebilirsiniz.
• Çocuğunuz bu dönemde öz bakım becerilerini kazanmaya başlar. Çatal kaşık kullanarak yemeğiniz kendi yemesini, diş fırçalama, el yıkama alışkanlıklarını ona kazandırın. İlk başlarda bu beceri kazanımında zorlanabilirler. Çocuğunuz zorlandığında onun arkasına geçerek fiziksel yardım ile ona yardımcı olabilir ve öğrenim sürecini hızlandırabilirsiniz.
• Çocuğunuz artık ufak sorumluluklar alabilir. Kendine ait olan sorumlulukları yerine getirmesi için ona görevler verin. Odasını toplamalı, yatağını ve oyuncaklarını toplamayı anne baba öğretmelidir.
• Çocuğunuz ile birlikte televizyon izleyin ve bilgisayar oynayın. Televizyon ve bilgisayar çocuklarınızın gelişimini olumsuz etkilememesi için teknolojik araçları bilinçli bir şekilde kullanmamız gerekiyor.
• Çocuğunuzun gün içinde televizyon ve bilgisayar ile geçirdiği süre 30 dakika ile sınırlandırılmalıdır.
• Çocuğunuz 2 yaşına girdiğinde artık fizyolojik olarak tuvalet alışkanlığı kazanabilir durumdadır. Ona tuvalet alışkanlığı kazanması için tuvalete aşama aşama alıştırmalısınız.
• Çocuğunuz tuvalet eğitimine çok fazla tepki gösteriyorsa nedenini araştırın ve gerektiğinde danışmanlık hizmeti alın.
Zihinsel – Dil Gelişimi
• Bu dönemde çocuğunuz ile doldurma- boşaltma oyunları oynayabilirsiniz. Oyuncakları etrafa dağıtırken sonrasında da bir kutuda toplayabilirsiniz. Bu süreci çocuğunuz ile bir oyuna dönüştürmelisiniz.
• Bu dönemde el becerileri ve hareket gelişimi de önem kazanır. Legolar ve çeşitli büyüklükteki kutuları kullanarak onlarla farklı şekiller ortaya çıkarabilir, onları üst üste dizerek hareket gelişimini destekleyebilirsiniz.
• Bu dönemde çocuğunuz artık bedeninin bölümlerini tanır ve bedeninin bölümlerini ona sorarak cevaplamasını isteyin. Bedeninin bölümlerini sizlerin üzerinizde ya da oyuncak bebeğin üzerinde göstermesini isteyerek genellemesini isteyebilirsiniz.
• Çocuğunuz bu dönemde farklı birçok materyal ile tanışmalı ve amacına uygun oynamalıdır. Onunla beraber şekil kutularına renkli şekilleri atarak oyun oynayın. Çeşitli büyüklüklerdeki halkaları deliklerinden geçirin ve sırayla dizin.
• Artık çocuğunuzun bekleme ve oturma becerisi de gelişmektedir. Onunla masa başı etkinlikler yapabilirsiniz.
• Masa başında parmak boyaları, kâğıt ve renkli kalemler ile çeşitli karalama ve boyamaları yapabilirsiniz. Oyun hamurları ile oynayabilirsiniz.
• Çocuğunuzun yaptığı resimleri, ortaya çıkarttığı ürünleri evin içinde birlikte bir yer belirleyerek sergileyebilirisiniz.
• 2 yaşından sonra çocuğunuzun yaratıcılığı gelişmeye başlar. Onun yaratıcılığını geliştirmek için evde dramatizasyona dayalı etkinlikler yapabilirsiniz. Ona ucu açık sorular sorarak üretmesini isteyebilirsiniz.
• Çocuğunuz ile bu dönemde kitap okuyun. Resimli hikâye kitapların resimlerine bakarak çocuğunuzun hikâyeyi anlatmasını isteyebilirsiniz.
• Hikâye kitabını siz okuyabilir hikâyeyi yarıda keserek ya da sonunda çocuğunuza sorular sorabilirsiniz.
• 2-2,5 yaşından sonra çocuğunuz ile evcilik, doktorculuk, kuaförcülük, v.b. oyunlar oynamalısınız. Oynayacağınız rol oyunları ile çocuğunuz hayatı deneyimler.
• Parmak boyaları ile ellerinizi ayaklarınızı boyayarak kâğıdın üstünde farklı şekiller ve baskılar yapın.
• Daire, kare, v.b. şekilleri üç boyutlu şekiller ve resimlerden göstererek öğretin. Şekil tahtasında şekil ile yüzeyi eşleştirmeyi, şekli doğru yerlere yerleştirmeyi öğretin. Gerektiğinde çocuğunuza model olun ve aynısını çocuğunuzun da yapmasını isteyin.
• Bu dönemde çocuğunuz rakamlara, harflere, şekil ve renklere ilgi duyar. Çocuğunuzla oyun oynarken ya da etrafınızdaki nesnelerden yararlanarak ona rakamları, şekilleri ve renkleri öğretin.
• Eşini bulma oyunları oynayın. Evinizde çift olan eşyalardan örneğin çorap veya ayakkabı v.b. çiftini çocuğunuza sorabilir ve çocuğunuzun bulmasını isteyebilirsiniz.
• Bu dönemde çocuğunuza sıklıkla yönerge verin. Eşyaları bir yerden bir yere götürmesi onun özgüvenini olumlu yönde destekler.
• Çocuğunuza yönleri öğretin. Altında, üstünde, yanında, arkasında, v.b. yönergelerinizi verirken ya da çocuğunuz ile konuşurken eşyaların konumunu söyleyebilirsiniz.
• Bu dönemde zihinsel gelişim çok hızlı bir şekilde ilerler. Çocuğunuza mümkün olduğu kadar farklı kavramlar öğretin ve farklı yerleri ve olayları deneyimlemesi için onu destekleyin. Unutmayın ki çocuğunuz her anını dünyayı keşfetmek ve öğrenmek için kullanır.
• Çocuğunuzun dokunduğu nesneleri nitelendirin. Soğuk-Sıcak, Yumuşak- Sert, Pütürlü, Kaygan, v.b.
• Gazete ve dergilerden yararlanarak resmin aynısını bulma, kapalı resmin yerini bulma gibi hafıza oyunları oynayabilirsiniz.
• Çocuğunuzu kitap okumaya yönlendirin. Birlikte okuma zamanı yapın. Okuma zamanınızda birlikte bir kitabı okuyabilir. Hikâye hakkında çocuğunuza sorular sorabilirsiniz.
Hareket Gelişimi
• Bu dönemde çocuğunuz artık dünyayı keşfetmektedir.
• Çocuğunuza yürümeye başladığı andan itibaren çekebileceği, itebileceği oyuncaklar alın.
• Kaçma- kovalamaca gibi oyunlar çocuğunuzun vücut dengesini geliştirir. Bu tür hareket oyunlarını hayatınızda kullanın.
• Bu dönemde vücut dengesini geliştirmek için çocuğunuzun yerdeki eşyayı eğilerek almasını isteyin. Oyuncaklarını dağıttığında onunla beraber toplayın ve onun eğilerek oyuncağı yerden almasını isteyebilirsiniz.
• Bu dönemde çok defa masa altlarına girilir. Masa ve sandalye altlarında oyunlar oynayın.
• Çocuğunuza koltuk ve sandalye üstlerine kendisi çıkması için fırsat tanıyın.
• Plastik bowling takımları ile uzaktan şişeleri vurma oyunu oynayın.
• Bir nesneyi kaybedip onu bulmasını sağlayın.
• Çocuğunuzun motor gelişimini desteklemek için merdiven çıkabileceği, topa ayağıyla vurabileceği, zıplayabileceği ve sıçrayabileceği etkinlik ve oyunlar üretin.
• Çocuğunuzun bu dönemde hareket etmeye ve sosyalleşmeye ihtiyacı vardır. Çocuğunuzu sıklıkla dışarı çıkarın, parka götürün, onun korkusuzca hareket edebileceği alanlar yaratın.
1-3 Yaş Arası Çocukların Gelişim Takip Çizelgesi
• Oyuncaklarını kap içine doldurur, çıkarır.
• Kalemle karalama yapar.
• Küpleri üst üste dizer.
• Şişe içine koyulan küçük bir cismi dökerek çıkarır.
• “Topu masaya koy” gibi basit yönergeleri yerine getirir.
• Karşılıklı top oynar.
• Ev işlerinde yardım eder.
• Kendi yemeğini yer.
• Tek kelimeler kullanarak konuşur.
• Sorulduğunda gözünü, burnunu, saçını gösterir.
• İki yaşında bebeksi olsa bile anlaşılır konuşur.
• Sorulduğunda hayvan ve nesneleri resimlerinden gösterir, adlarını söyler.
Biz insanlar değerli varlıklar olduğumuzu anne-babamızın sevgi dolu imtihanı sayesinde öğreniriz. Bu sınavda başarılı olamayan ebeveynlerin çocukları, kendi değer ve öz saygısına ulaşamayacakları gibi hayatta da bir türlü tatmin ve esenlik duygusunu bulamazlar. Sanki anne-babanın koşulsuz sevgisi bütün canlı varlıklar için bir sıçrama tahtası gibidir. Buradan dengeli biçimde sıçrayabilenler, varlıklarını sürdürme ve kendi potansiyellerini gerçekleştirmede başarılı olabilirler. Kimimiz kendini mutlu, başarılı, girişken, yaşam dolu bulurken, kimimiz bu tahtaya basma fırsatı bile bulamaz ve yaşamımızın büyük bölümünde, korku endişe, mutsuz, umutsuz, öfkeli, başarısız ve depresyonda hissederiz kendimizi. Bebeğin doğum sonrası ruh hallerini ve annenin bebekle bağ kurma yeteneğini etkileyen, annenin çözülmemiş çocukluk travmalarının yanında, bebek doğarken yaşanan psikolojik travma da dahil, zor eş ve aile ilişkileri, annenin hemilelik boyunca hormonal değişimleri gibi bir çok faktörün etkisinden söz etmek mümkündür. Bu etkenleri Fiziksel ve Ruhsal Ayrılık başlıkları altında bir araya getirecek olursak; Hamilelik, doğum, bebeklik ve erken çocukluk döneminde;
Fiziksel Ayrılık
• Anne bebeğinden doğumda, doğumdan sonra ya da ileriki yıllarda ayrıldıysa,
• Bebek çok zor bir doğum sürecinde doğduysa,
• Bebek prematüre veya doğuştan hasta, bu yüzden yoğun bakıma veya kuvozöre alınmışsa,
• Anne doğumda anestezi almışsa,
• Anne doğumdan sonra sürekli hastalanmışsa,
• Bebek evlatlık alınmışsa,
• Bebeklik ve erken çocukluk döneminde bir takım önemli ayrılıklar yaşanmışsa,
Duygusal Ayrılık
• Annenin hamilelik sırasında ya da sonrasında halledemediği duygusal sorunları olmuşsa,
• Doğumdan sonraki ilk iki yıl içinde aile içinde bir ölüm yaşamışsa,
• Doğumdan sonraki ilk iki yıl içinde anne düşük yapmışsa,
• Evlilikte ciddi sorunlar olup, anne-baba doğumdan hemen önce-sonra ayrılmışsa.
• Anne hamilelik ve öncesinde madde bağımlısıysa,
• Anne doğumdan hemen önce ya da sonra taşınmak zorunda kalmışsa,
• Anne-babanın ciddi mali sorunları olmuşsa,
• Bebek istenmeyen bir gebelik sonucu doğmuşsa,
• Bebek ikiz ya da üçüzse,
• Aile içinde, bireyleri ruhsal olarak etkileyebilecek her tür olay,
Bebek ve ebeveynleri arasında sevgi ve içtenliğe dayalı güvenli bağ oluşumu sekteye uğramaktadır. Birçok çocuk yaşanan bu fiziksel ve duygusal ayrılığın etkisiyle “annem babam beni sevmedi, sevmiyor ve sevmeyecek” duygusunu edinecektir. Örneğin bir anne, hamileliğinde bir yerden bir yere taşınmak zorunda kalmışsa, bu taşınmanın içerdiği olumsuz duyguları, mide bulantısı ve kusma nöbetleri ile gösterebilir. Bunu üzerine bu anne uzun ve sancılı bir doğum sürecine maruz kalabilir ve ardından sezaryenle doğum yapmış olabilir. Bu anne doğumdan sonra aşırı bitkin ve bunalımlı bir halde olacak ve bebeğini ona getirdiklerinde hiç bir duygu, bağlılık ve sevgi hissedemeyecektir. Sanki oyuncak bir bebek tutuyormuş gibi hissedecektir. Bu anne, bütün bu olanlarla başa çıkmakta zorlanacak, bebeğin beslenmesi, bebeğin aylık gelişimi ve bebeğin hareketlerini izlemekte başarısız olacak, eğer bir psikolojik yardım almazsa, bebeğinin yetişkinlikte bir ömür yaşayacağı sorunlara bilmeden, istemeden temel hazırlayacaktır.
Bebeğin anne-babasıyla güvenli bir bağ kurmasındaki başarısızlığı için belki de biraz önce belirttiğimiz koşullardan sadece bir tanesi yeter de artar bile. Aynı şekilde babaların da doğumdan önce, sırasında ve sonrasında yaşadığı ruhsal ve fiziksel bir takım güçlüklerde bebeğin güvenli bağ kurmasını etkileyecektir. Gerek anne, gerekse baba doğum öncesi ve sonrasında bu olumsuz koşullara sahipse, çocuk için bu “annem-babam beni sevmiyor” dur. Ve çocuğun sistemine bu “bende bir sorun olmalı” şeklinde kaydedilir. Anne-baba, yavrusu ile sağlıklı bağ kuramaz ve iletişim sağlayamazsa çocuk istenmediğini ve sevilmediği duygusunu geliştirip kendini suçlayacaktır.
Ebeveyn ve çocuk arasındaki bağlanma, psikolojik yardım ve destekle ayarlanabilir. Psikolojik danışma, psikoterapi, aile terapisi yardımıyla güvenli bir bağlanma sağlandığında, çocuğun diğerleri ile sağlıklı ilişki kurma yeteneği gelişir, stresli durumlarda sakin kalabilir, çocuğun beyninin tam olarak gelişmesine destek bile olunabilir. Çocuk ağladığında sevgi ve özenle karşılık veren bir anne babaya sahip olursa, onlarla göz teması sağlayabilir, aynı dalga boyunda kalabilirse ilerleyen yaşlarda güvenli bir kimlik edinebilir, gelecekteki başarılı ilişkilerinin temelini atmış olur.
Bazı anne-babalar kendi yetiştirilme biçimleri ve daha sonra bunun üzerine deneyimledikleri birçok yaşam olaylarından kaynaklanan, yakınlık, sevgi ifadeleri ve diğer güçlü duyguları yaşama konusunda diğerleri kadar rahat değillerdir. Psikologlar toplumumuzdaki bu anne-babaların oranın %35 olduğunu tahmin etmektedirler. “Güvensiz bağlanma biçimleri” ne sahip bu kişiler aynı zamanda kendini moralsiz, mutsuz, umutsuz ve hiçbir şeyden keyif almıyor hissederler. Çocuğu ağladığında, ya da onlarla iletişim kurmak istediğinde, bu anne-babalar istemsiz olarak geri çekilerek ve kendi içine kapanırlar. Bazı ebeveynler kendi çocuk istismar ve psikolojik travma anılarının etkisini, çocukları ile kurdukları etkileşimlerde; örneğin, yüz buruşturmalar, öfke patlamaları, hoyratça davranışlar ve dayak gibi korkutucu şekilde davranarak kendi çocuklarına bilinçsizce geçirirler. Bu çocuklar kendilerini arafta bulurlar. Ebeveynleri, bir yanda kendilerine kucak açan, rahatlatan bir kişi, diğer yanda da korktukları kaygı duydukları bir kişidir. Okul çağında bu çocuklar bağırıp çağırarak emirler vererek, istekleri yerine gelmezse öfke patlamalarına girerek, bilinçsizce adeta ebeveynlerini denetleme ve cezalandırma yoluna girebilirler. Benzer deneyimleri yaşamış başka bir çocuk ise soğuk ve moralsiz görünebilirler. Yaşadığı korku ve kaygıları içselleştirebilir, herkesi mutlu etmek çabası ile mükemmeliyetçi bir kimliğe sahip olabilirler. Temelde anne-babaya musallat olan bu günahlar bir sonraki nesle böylece aktarılmış olur.
Üzerinde konuştuğum bütün bu olumsuz ebeveyn tutumları anne-babaların çocuklarını sevmediği anlamına gelmemelidir. Anne-babaya sorsanız çabalarının çocuklarını daha iyi yetiştirmek olduğunu söyleyeceklerdir. Ancak, ebeveynlik yapma yöntemleri çoğu kez, çocuklarının hareketleri ile tetiklenen kendi yetiştirilme tarzlarından kaynaklanan otomatik tepkilerdir. Kültürümüzde“kızını dövmeyen dizini döver” sözünün hüküm sürdüğü bir evde yetişen birisi, kendi çocuklarını yetiştirirken de çocuklarının her kötü davranışına bağırmalar, dayak ve cezayla tepki verecektir.
Yaşadığınız her ne olursa olsun, mesele birilerini suçlamak değil, mesele özgürleşmektir. Bir seçimde bulunmaktır. Çocukluğumuzda olan her şey, bu günkü kimliğimizi oluşturmaya katkı sundu, o gün için bir çocuk olarak bir şeyleri kontrol etme ve tercihte bulunma şansımız yoktu. Ne var ki şimdi, bir yetişkin olarak bir şeyler yapmak mümkün…. Bir seçim yapın! Antalya psikolog, psikolojik danışman, psikoterapi merkezine başvurun. Hem kendi çocuğunuzla, hem de kendi anne-babanızla kurduğunuz bağlanma biçimini keşfederek değişime bir kapı aralayın. Böylece sorunlarınızı besleyen anılarınıza içsel bir yolculuk yapabilir, onların olumsuz etkisinden kurtulabilirsiniz. Geçmişimizi yeniden yazmak tabi ki mümkün değil, ne var ki geçmişin etkisini değiştirme özgürlüğümüz her zaman elimizdedir. Kendi devraldığınız ruhsal mirasınızı, çocuklarınıza ve onların da kendi çocuklarına devrederken, sevgi ve güven bağlarını kuvvetlendirerek sürdürebilmelerine etkide bulunmak sizin elinizde. Durmayın.
Anne olmaya hazırlanıyor veya annesiniz. Bebeğinizi nasıl büyüteceğinizin endişesini yaşıyor olabilirsiniz. Bu sevgi yolu yolda size destek olacak bazı sırları sizinle paylaşmak istedim. Bebeğinizi nasıl sağlıklı ve mutlu büyütebilirsiniz?
0-3 yaş döneminin önemini bilin!
İnsanın hayatı boyunca en hızlı geliştiği dönem anne rahmindeki ve doğumdan hemen sonraki ilk aylardır. Bu nedenle bebeklerin sağlıklı büyümeleri ve zihinsel gelişimleri için 0-3 yaş kritik bir dönemdir. Çünkü bu döneminde bebekler çok hızlı büyür ve gelişirler. Sonraki dönemlerde büyüme ve gelişme hızı düşer. Özellikle beyin gelişimi için 0-3 yaş dönemi hayati önem taşmaktadır. Çünkü beyin gelişiminin % 80’ni bu dönemde tamamlanıyor ve beyin ölçüsü neredeyse yetişkinlikteki büyüklüğe ulaşır. Ayrıca bu dönemdeki hataların ve ihmallerin telafisi mümkün değildir. Eğer 0-3 yaş döneminde çocuk ihmal edildiyse, kesintisiz ve kaliteli uyumadıysa, sağlıklı beslenmediyse ve iyi bakılmadıysa bunlar beyin gelişimde geriliğe sebep olacak ve ileriki yaşlarda bunu telafi etmek pek mümkün olmayacaktır. Bu nedenle kesintisiz gece uykuları özellikle REM uykuları bebeğin potansiyel beyin gelişimini gerçekleştirmesi için çok önemli role sahiptir.
En az beslenme kadar önemli olan gece uykusuna özen gösterin!
Bebeklerin sağlıklı gelişimleri için kesintisiz gece uykusu en az beslenme kadar önemlidir. Çünkü bebekler gerçekten de uyuyarak büyürler. Uyku sırasında özellikle karanlıkta melatonin hormonu salgılanmaktadır. Bu hormonun salgılanması bağışıklık siteminin güçlenmesinde önemli bir role sahip ve aynı zamanda hipofiz bezinin daha fazla büyüme hormonu salgılamasını yardım ediyor. Uyku sırasında bebeğin çalışmayan kasları da çalışıyor ve enerji depoları yenileniyor. Bebeklerin uyurken de beyinleri çalışıyor ve gelişiyor. Bebeğin uyanıkken oyunda öğrendiği bilgiler, uyku sırasında organize edilerek beyine kayıt ediyor ve böylece beyinde nöronlar arası bağlar oluşur ve güçlenir. Uyku süresi ve kalitesi bütün bu gelişmelerin olabilmesi için çok önem kazanır. İyi uyumuş ve dinlenmiş bir bebek, uyku öncesi depoladığı bilgileri hafızasına düzenli bir şekilde kaydetmiş olarak güne daha enerjik başlayacağı için uyanıkken yeni şeyler öğrenmeye de daha istekli olacak ve kaliteli oyunlar oynayacaktır.
Bebeğinizin uykuda kalmasını sağlamak için kaliteli bebek bezi tercih edin!
Çocuk çeşitli rahatsızlıklardan dolayı sık sık uyanabilir. Bunlardan en sık görüleni kuşkusuz bebeğin ıslaklıktan dolayı rahatsız olması ve uyanmasıdır. Bebekler altları ıslak olduğu için uyanırlar. Bunu önlemek için bebeği gece uykusu boyunca kuru tutabilen kaliteli bebek bezi tercih edilmelidir. Aksi taktirde bebek ıslaklıktan rahatsız olacak ve sık sık uyanacak ve tekrar uykuya dalması uzun zaman alacaktır. Böylece bebeğin uykusu bölündüğü için uykusunu alamadan huzursuz uyanacaktır ve bu bebeği olumsuz etkileyecektir. Çin (Bauer, 2000) de yapılan bir araştırmada 6. hafta boyunca bir grup bebek kaliteli bebek bezi kullanmış, bir grup ise sıradan kumaş bezler kullanmış. Kaliteli bebek bezi kullan bebeklerin, sıradan bebek bezlerini kullan bebeklere göre gece kesintisiz uykusunu alarak, mutlu uyandığı, çevreleriyle daha ilgili olduğu, dolayısıyla öğrenmeye daha açık oldukları görülmüştür. Bu nedenle annelerin gece 12 saat boyunca bebeklerini kuru tutabilecek kaliteli bir bebek bezini tercih ederek, bebeklerinin zihinsel gelişimlerine ve sağlıklı büyümelerine destek olmalıdırlar.
Bebeğinize sevginizi dokunuşlarınızla hissettirin!
Bebeklerin sağlıklı gelişimi için sevgi çok önemlidir. Bebeğinize sevginizi göstermenin yolu dokunmak ve yumuşak ses tonuyla güzel sözler söylemektir. Sevgiyi göstermenin en etkili yolu ise dokunmaktır. Çünkü bebekler doğduğunda en gelişmiş duyu organı deridir. Bebekler dünya ya geldiklerinde en gelişmiş reflexleri ise emme reflesidir Bu nedenle özellikle ağız ve ağız çevresinde duyu hassasiyeti daha fazladır. Bu nedenle bebekler herşeyi keşfetmek için önce ağzına götürürler.. Bebekler anne sevgisini annenin dokunuşlarında hisseder. Özellikle bebeğin bakımı sırasında altını alırken, banyo sonrası, emzirken annenin (ona babakan kişinin) okşayışı bebeklerin sakinleşmesini sağlar ve sevgiyi hisseden bebek sağlıklı ve hızlı büyür. Anne babalar bebeklerini bol bol okşayarak sevgisini göstermelidir. Dokunmak aynı zamanda bebeğin beyin gelişmi içinde çok önemlidir. Dokunuşlar beyin hücreleri arasında bağı güçlendirir ve beyin gelişimini hızlandırır.
Sağlıklı beslenme alışkanlığını erken yaşta kazandırın!
Sağlıklı büyümenin diğer şartı ise sağlıklı beslenmedir. Bebekler anne sütünden sonra sağlıklı ve besin değeri yüksek besinlerle beslenmelidir. Bunla birlikte küçük yaşlarda bebeğin sağlıklı beslenme alışkanlığı için anne babalar bebeklerinin kendi başına yemek yemelerine fırsat vermelidir. Yemek yemeleri için aşırı ısrarcı olup çocuğu yemekten soğutmamalıdır. Bunun yanı sıra bebeklere TV izletirken, oyun oynayarak yemek yedirilmemelidir.
Eşinizle iletişiminize dikkat edin!
Bebeklerin hisleri çok kuvvetlidir. Bebekler aile içindeki problemleri, tartışmaları, huzursuzlukları hemen hissederler. Özellikle bebeğin bakımından birinci derecede sorumlu olan yetişkinin psikolojisi ve diğer aile bireyleriyle iletişimi çocuğun gelişimini ve kişiliğini şekillendirir. Bu yetişkin annesi ise psikolojik olarak sağlıklı olmalıdır. Eğer ailede eşler arasında problem varsa bu çocuğun uyku düzenine, beslenme alışkanlığına yanıyacaktır. Çocuğun uykusu düzeni bozulabilir ve normal da olmadığı kadar huzursuz ve hırçın olabilir. Bu nedenle anne babanın iletişimlerinin çok iyi olması gerektir. Eğer eşler aralarındaki ilişkide bir problem varsa mutlaka evlilik ve çift terapistinden destek almalıdırlar.
Pedagogdan bebek gelişimi konusunda bilgi alın!
Bebek büyütmenin genel bir kılavuzu yok. Çünkü her bebek farklı özellikle ve her ailenin dinamikleri farklıdır. Bir bebek için doğru olan bir öneri diğer bebekte sorun yaratabilir. Bu nedenle bebeğinize ve aile dinamiklerinize uygun en iyi tavsiyeyi pedagogdan alabilirsiniz. Pedagoga gitmek için illaki bebeğin bir problemi olması gerekmiyor. Problemlerin çıkışına engel olmak, bebeğinizle güçlü bir duygusal bağ kurmak ve sağlıklı bir iletişim geliştirmek, bebeğinizin gelişimini desteklemek için pedagogdan destek almanız faydalı olacaktır. Örneğin düzenli uyku alışkanlığını nasıl kazandırmalısınız? Bunun en sağlıklı cevabını pedagog çocuğunuzu değerlendirerek verecektir.
Bebeğinizin gelişim takibini yaptırın!
Bebeklerin gelişiminin rutin olarak en az 3 ay da bir takip edilmesi gerekiyor. Özellikle günümüzde sık karşılaşılan gelişim geriliği, yaygın gelişimsel bozukluk gibi rahatsızlıkları erken fark etmek ve erken tedaviye başlayarak en iyi sonucu almak için bebeklerin gelişimi pedagog tarafından düzenli olarak takip edilmelidir. Gelişim takibi Denver II Gelişim Tarama testi ve klinik değerlendirme ile yapılır. Bu test düzenli aralıklarla yapılarak gelişiminin Türkiye’deki aynı yaş çocuklarla karşılaştırdığında normal mi, bir gerilik var mı anlaşılmasını sağlar.
Bebeğinizin yaşam alanını geliştirmek için destek alın!
Beyin gelişiminin en hızlı olduğu dönem 0-3 yaştır ve bebekler bu yaşta evlerinde bir yetişkin tarafından büyütülür ve okul öncesi eğitim alma şansı yoktur. Özellikle de sosyal çevresi yoksa yaşıtlarından mahrum büyüyor olabilir. Bu dönemde çocuğa zengin uyarıcı çevre sunulmalıdır. Bu çevreyi sunabilmek için çocuğun yaşam alanı olan yatak odası, oyun odası, bahçe beyin gelişimini destekleyecek şekilde düzenlenmeli ve gelişimine uygun oyuncaklar sağlamak çok önemlidir. Bu nedenle bebeğinizin oyuncaklarının seçiminde, odasının düzenlenmesinde pedagogdan destek almalı ve bebeğinizin gelişimini maksimum düzeyde gerçekleştirmesini sağlamalısınız.
Korumacı, kaygılı, takıntılı olmayın!
Bebeklerin gelişimi çevresindeki yetişkinlerin davranışları ve kişilikleriyle şekillenir. Eğer bebeğin bakımından sorumlu kişide (anne, bakıcı, babaanne, anneanne vb) kaygı bozukluğu varsa bu bebeğinde kaygılı olmasına neden olur. Anne bazı konularda takıntılı ise bebekte bunu model alır ve takıntılar geliştirir. Eğer anne aşırı korumacı ise ve bebeğin üzerine çok düşüyorsa, bebek bağımlı bir kişilik geliştirir. Bu nedenle bebeğin kendi kişiliği geliştirmesine fırsat verin ve olumsuz yönlerinizi ona yansıtmayın. Eğer psikiyatrik bir bozukluğunuz varsa özellikle bebeğin 0-3 yaşında mutlaka destek alın. Eğer bebek düşecek diye koşmasına izin vermezseniz, bebek hasta olacak diye kışın dışarı çıkarmazsanız bebeğiniz potansiyelini gerçekleştiremez.
Bebeğinizi projeniz olarak görmeyin!
Bebeğiniz ayrı bir birey ve bir gün büyüyüp yuvadan uçacak. Ömür boyu sizinle yaşamayacak. O gün gelip yuvadan sağlıklı bir şekilde uçması için kendi yolunu bulmasına izin verin. Daha bebeklikten onun büyünce ne olacağına karar vermeyin. Onun başarıları sizin başarınız, onun başarısızlıkları sizin başarısızlıklarınız olmasın. Sizin zıt karakteriniz olabilir. sadece koşulsuz sevginizi gösterin ama sizin bir parçanız, geleceğinizin garantisi, her şeyiniz olarak görmeyin. eğer bebeğinizi geleceğe yaptığınız bir proje yatırımı olarak görürseniz çocuğunuzun bebeklikten itibaren gelişimine müdahale etmiş olur ve sağlıklı bir birey olarak büyümesine engel olursunuz..
Bebeğinizi sağlıklı bir şekilde büyütmeniz dileğiyle,